28 Nisan 2012 Cumartesi

DİYALOG 1



*Yüzüne dokundu; hiç tereddüt etmeden içgüdüsel olarak elleriyle onun yüzüne dokundu. Belki onun yanında olduğunu, onu anlayan birisinin yakınında olduğunu hissettirme çabasıydı. Belki dokunmasının bir sebebi yoktu ona belki öylesine, belki bir anlık hoşuna giden bir sözü veya bir davranışı sebebiyle dokundu.
-O ise ani bir refleksle yüzünü avuçlayan sevecen elleri itiverdi. Çünkü bir iğrentilik oluşmuştu bütün bedeninde. Sebebi ne olursa olsun onun acınmaya ihtiyacı yoktu ya da karşı tarafın, bir kadının cazibesini kullanarak muhatabını mağlup etmeye çabalamasına da tahammül edemiyordu. Hem o kadar çevresine hakim yaşıyordu ki yönlendirilmeye ve hele hele de çaresiz birisiymiş gibi davranılmasına tahammül edemiyordu. Kendisini ne olursa olsun tepkisinde haklı görüyordu.
*Yüzü düştü, ne sebeple olursa olsun muhakkak yanlış anlaşıldığının bilincindeydi. Bütün bedenini bir hüzün kapladı. Karşısında anlaşılmaya kapalı ya da "birisine ihtiyacım yok" düşüncesine sahip inatçı veyahut kendisini kabullenmemiş biri duruyordu artık. Sebebini açıklamaya çalışacaktı lakin, incinmiş olan kadınlık gururunu ve kırılmış kalbini düşünmeden edemedi."Şey..."dedi. "Özür dilerim." Yanlış anlamayın kesinlikle birden oldu. "derken bile büyük olasılıkla durumun karşı cinse duyulan klişe bir ilgi olarak algılanacağından emindi. "Olsun varsın öyle düşünülsün ben içimdekini biliyorum ya yada nihayetinde bir ara laf arasında sıkıştırıp söylerim ve belki de bu durum şayet aslında planlamadığım bir şeyin kıvılcımıysa susmam daha iyi olabilir" diye geçirdi içinden. Bir anda ne kadar çok ihtimal üzerinde durmuş olduğuna kendisine şaşırdı. 
-Bu özür dileme karşısında ne yapacağını bilemeden; "Tamam" diye başlayan birbiri arkasına kesik kesik kelimeler söylenmeye başladı, belli ki kendisinin yada karşı tarafın belli belirsiz yanlış anlaşılma durumunu örtbas etmeye çabalamıştı...
glsh (10.03.2011 Perşembe)